Her 3 Alman’dan 2’si “savaş & küresel kriz” korkusuyla stres altında

Almanya’da halkın ruh hali, son yıllarda artan küresel krizler, savaşlar ve belirsizlik ortamı nedeniyle ciddi biçimde etkilenmiş görünüyor. TK’nin 2025 yılı için hazırladığı “Stres Raporu”na göre, yetişkinlerin %66’sı  yani her üç kişiden yaklaşık ikisi  “sık sık veya ara sıra stresli” olduklarını bildiriyor.

Raporun dikkat çeken bulgularından biri: Katılımcıların çok büyük kısmı, savaşlar ve uluslararası çatışmaların  özellikle Ukrayna, Gazze ve Sudan’daki krizlerin  “çok güçlü” bir stres kaynağı olduğunu söylüyor. %53 oranında “politik ve toplumsal gelişmelerin” önemli stres sebebi olduğu, %47’si Almanya’nın ekonomik konumuna dair endişeleri, %44’ü ise iklim değişikliği ve çevre sorunları nedeniyle kaygı duyduklarını belirtiyor.

Ancak tüm katılımcılar üzerinden bakıldığında  savaş ve küresel krizler, stresi tetikleyen en büyük neden değil; rapora göre en büyük baskı, bireylerin kendilerinden beklentileri (örneğin kariyer, eğitim) nedeniyle geliyor.

Araştırmaya katılanlar, stresin hem ruhsal hem de fiziksel etkilerini raporlamış durumda. Yaygın belirtiler arasında; kas gerginliği ve sırt ağrıları, yorgunluk, iç huzursuzluğu, uyku bozuklukları ve sinirlilik öne çıkıyor. Bu da gösteriyor ki stres yalnızca zihinsel bir durum değil , günlük yaşam kalitesini, bedensel sağlığı ve genel iyiliği doğrudan etkileyen bir sorun hâline gelmiş.

TK (Die Technicker) yönetim kurulunun başındaki isimi Baas’a göre, özellikle iş ve meslek hayatı stresin önemli bir tetikleyicisi; birçok kişi iş sonrası rahatlayamıyor, “yıpranmış ve bitkin” hissediyor. Bu nedenle, iş dünyasının stres yönetimini kolaylaştıracak adımlar atması gerektiğini vurguluyor.

Rapor, stresin tamamen ortadan kaldırılamayacağını; ama “yeterli rahatlama dönemleri” ile sağlıklı bir stres seviyesinin mümkün olduğunu da belirtiyor. 2025 TK Stres Raporu, Almanya’da artan genel stres düzeyinin sadece kişisel, mesleki ya da okul-eğitim kaynaklı olmadığını; küresel çatışmalar, dünya genelindeki belirsizlikler ve uluslararası krizlerin de “gerçek ve yaygın bir ruhsal yük” yarattığını gösteriyor.